Etrafınızdaki insanlara hiç baktınız mı? Nereye gidersek gidelim, dünyanın her yerinde, her an insanlar birbiriyle sorun yaşıyor, anlaşamıyor, bunun sonucunda tartışmalar, kavgalar, hatta daha büyük boyutta savaşlar meydana geliyor. Bunun temel nedeni ne? Tamamen iletişimsizlik. İnsanlar birbirini dinlemiyor, birbirini anlamaya dahi çalışmıyor. Tek gaye var: BEN HAKLIYIM.
Ben haklıyım ve benim dışımda hiç kimse haklı olamaz. Ben haklıyım çünkü benim düşüncem çok mantıklı, çünkü bu benim yararıma işleyen bir düşünce, çünkü benim penceremden böyle görünüyor. Peki, hiç diğer pencerelerden bakmaya çalışıyor muyuz? Haklı olma “galibiyeti” arzusunun altında yatan birçok sebep olabilir; bastırılmış çocukluk, kapitalizmle gelişen “hırslı olan hayatta kalır” güdüsü, öz benliğe olan aşırı güven ve ego, bu sebeplerden bazılarıdır. Fikirlerini karşılaştırmayı değil yarıştırmayı seçen insanlar, haklı olmayı mutlu olmaya tercih eder ve sonucu ne olursa olsun galibiyeti ellerinde tutmak isterler. Haklı olmaya karşın sevdiklerinin kalplerini kırmayı “satın almak” isterler. Haklı olmayı mutlak güç olarak gören insanlar bu güçten beslenir ve kendilerine bu güçle duvarlar örerler. Ördükleri duvarın dışında kalan kırılan kalpler, kopmuş ilişkiler o kadar da önemli değildir onlar için. Çünkü artık “yıkılmaz” olmuşlardır(!)”. Şuan haklıyım ve geri kalanı umurumda değil” güdüsüyle kendilerini korumaya çalışırken bir yandan duygusal olarak yenik zaferinin buruk kutlamasını hisseder. Şimdi bir de tersini düşünelim; yani mutlu olmayı, haklılığının önüne koyan insanları. Bu tarz insanlar genellikle hırslarını yönetmeyi iyi bilen, uzun vadede kendisine neyin iyi geleceğinin planını yapabilen insanlardır. Haklı olmak yerine mutlu olmayı seçen bu insanlar, “Alttan alayım da konu kapansın” dan ziyade, karşısındaki insana verdiği değerden dolayı onunla beraber mutlu olmayı, onsuz haklı olmaya tercih eden insanlardır. Durun ve biraz düşünün, ben hangisiyim? Haklı olmanın verdiği güce kapılıp kendimi kaptırıyor muyum? Yoksa ortak mutluluğu ön plana alıp haklı olmayı o kadar da önemsemiyor muyum? Ancak unutulmamalıdır ki haklılık ve mutluluk her zaman böyle bir versus içinde olmazlar. Bu ikilem -yazının başında da belirttiğim gibi- daha çok iletişimsizliğin baskın olduğu durumlarda ortaya çıkıyor. Velhasıl; iletişime, karşılıklı ilişkilere ve mutluluğa değer veren insanlarla beraber olun ki bu size de yansısın efendim. 🙂
—