Markaların Çevrecilik ve Sosyal Sorumluluk Projeleri Nelerdir

Markaların Çevrecilik ve Sosyal Sorumluluk Projeleri Nelerdir

Markaların Çevrecilik ve Sosyal Sorumluluk Projeleri Nelerdir

Uzun zamandır önümüze çıkan ve gittikçede önemi artan başlıca konularımızdan biride çevredir. Çevre politika ve uygulamalarının da pazarlamaya olan etkisi gittikçe artmakla beraber tartışmaya daha açık hale gelmektedir. Çevre yatırımları bir gösteriş mi yoksa daha iyi bir dünya yaratmak için hissedilen bir sorumluluk mu? Çevre politika ve yatırımlarının tüketiciler ve çalışanların üzerindeki etkilerini küçümsemeyin.


Bir araştırmaya göre Kurumsal Sosyal Sorumluluk beklentilerini karşılamayan bir iş yerinden ayrılmayı düşünebileceklerin oranı %83’ü buluyor. İş yerinde çalışıp çalışmama kararını vereceği zaman çevre politika ve uygulamalarının etkili olacağını düşünenlerin oranı ise %57’dir.
Tüketicilerin satın alma davranışlarıyla ilgili yapılan farklı araştırmalara göre çevresel ölçütler tüketicinin satın alma davranışını %50 ile %75 arasında etkilediği görülmektedir.


İşin aslı tüketici veya çalışanlar, araştırmalarda karşılarına çıkan sorulara tabii ki çevreyle dost ürün ve markalar için daha istekli olduklarını belirteceklerdir. Peki iş kasaya ödeme yapmaya geldiğinde de aynı yaklaşımı sergileyecekler mi? Hizmet ve ürünleriniz işe yaramazsa emin olun ki tüketicilerinizin çoğu çevre politika ve uygulamalarınız iyi diye sizi tercih etmeyecektir.


Neyse ki günümüzde tüketiciler kendilerini çevre konusunda kendilerini daha sorumlu hissediyor ve bunun için bir şeyler yapmak istiyor. İnsanlar çevreye saygılı, yeniden dönüştürülebilir ya da çevreyi daha az kirleten ürünler satın aldıkça kendini daha iyi hissediyor.


İşletmelerin salt ticaret kokan çevre politikalarından uzak durması gerekir. Uluslararası bir firmanın yaptığı çevre yatırımının neredeyse 10 katından fazlasını bunu duyurmak için hazırladığı reklam kampanyasına ayırması tüketicileri olumsuz etkileyebiliyor. Şirket yöneticileri çevre yatırımları için bir trend değil gereklilik derken yaptıkları sadece hatıra ormanları yaratıp şehirde hiç de çevreci olmayan arazi araçları kullanıyorsa bu tüketicilere hiç de samimi olmayan söylemler olarak gelecektir. Bir AVM zincirinin geliştirmiş olduğu “Doğada çözünebilen poşet” uygulamasıyla poşetleri tüketicilere ekstra paraya satması onun çevreci bir şirket olmadığını gösterir. Şirketlerin sadece gazetelere haber olmak adına vergi avantajları sağlayarak gerçekleştirdikleri çevre politikaları da samimi uygulamalar değildir.


Çevre uygulamaları ve politikalarında düşünceli ve samimi olmak gerekir. Starbucks enerji tüketiminin bir kısmını rüzgar enerjisinden karşılıyor. Aynı zamanda karbon monoksit emisyonlarını azaltmak için yatırımlar yapıyor. Starbucks işletmelerinde kullandıkları bütün ürünlerin yeniden değerlendirebilmesi ve daha çevreci ürünler yaratılması için çalışmalar gerçekleştiriyor. Starbucks tedarikçilerinin de çevre politikalarına uymaları için yatırım  yapıyor. Hatta bunun için tedarikçilerine rakiplerine göre daha fazla para ödemesi bile yapıyor.


Bence en önemlisi Starbucks’ın çalışanlarına pozitif liderlik katarak çevreye olumlu etkide bulunmalarını sağlıyor. Onları bir ağaçlandırma projesinde ücretsiz kahve dağıtırken görebilirsiniz ya da çevre temizliğine ilgi uyandırmak adına yerlerden çöp topladıklarını da görebilirsiniz. Bütün bunların yanı sıra kendi çevrelerinde de aynı izi bıraktıklarını görebilirsiniz.


Çevre politikalarınız çalışmalarınızın her alanında görebileceğiniz kadar tutarlı ve iliklerinize işleyecek kadar iyi olmalıdır.
İş hayatınızda elbette kar yaratmak için bulunmaktasınız. İşlerinizi sürdürmek için para kazanmak zorundasınız ama unutmamanız gereken karları acilen artırmaktan çok var olmanın daha uzun bir yatırım olduğudur.

Daha Fazla İyilik Daha Fazla Fısıltı

Sosyal sorumluluk kavramlarında, sağ elin verdiğini sol el görmeyecek yaklaşımı geçmiş yüzyılda da olduğu gibi üzerinde hala tam bir anlaşmaya varılamamış bir konudur. Bazı markalar sosyal sorumluluklarını hiç duyurmazken bazıları da bu konu hakkında tüketicilerini bilgilendiriyor bunun en büyük nedeniyse sosyal sorumluluk beklentilerini karşılayan şirketlerin tüketiciler tarafından tercih edilebilirliğinin artmasıdır.


Montaigne, “Eylem ne kadar dikkat çekiciyse iyilikten çok çekiciliğinden dolayı ifşa edildiğine dair bende uyandırdığı şüpheden dolayı ahlaki değerinden o kadar eksiltirim: Sergilenen iyilikler satılmaya giden yolun yarısındadırlar” demiştir. Montaigne göre yapılan iyilik asla ortaya çıkmadığı sürece erdemli bir davranıştır. Peki, bu beklenti iyilik yapıldığı gerçeğini değiştirmekte midir? Bence değil sonuçta ortada bir sosyal sorumluluk varsa insanı bunu yapmaya güdüleyen motivasyonlardan ziyade işin sonucudur. Gazileri bir düşünün hiç biri madalya için kendilerini feda etmemiştir ama o madalyayı gururla taşırlar nedenini hiç düşündünüz mü? Bu madalyayı taşımaları onların ahlaki değerlerinden eksiltilmeye gidilmesine neden olur mu?


Oscar Wilde, “İnsanların çoğu başka insanlardır. Düşünceleri başkalarının fikirleri, hayatları birer taklit ve tutkuları da birer alıntıdan ibarettir” diyor. Başkalarının bizim hayatımızı şekillendirme konusunda çok önemli etkileri olduğunu biliyoruz. İnsanların kendi arasındaki etkileşimi konusuna bir örnek verecek olursak, hayır işlerinde yapılan bağışların açıklanması sayesinde insanlar, hem daha çok sayıda katılım sağlıyor hem daha çok miktarda bağış yapıyorlar. Bizim için diğer insanların ne yaptığı önemlidir çünkü bizler bir sürüyüz. Son olarak inançların davranışlara dönüşmesi kadar davranışların inanca dönüştüğünün önemini de unutmamak gerekir.


Firmaların sosyal sorumluluk kampanyasında yer alması ve bunları duyurması, onların ve rakiplerinin buraya aktaracağı kaynakları artıracaktır. Zamanla bunlar birer yol haritası olan bir amaca yönelik sosyal sorumluluk çalışmalarına dönecektir. Böylelikle medya ve kişi şüphelilerine ve endişelerine daha rahat yanıt verebilecek hale gelecektir.

2 Beğen

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir