Konuya girmeden önce belirtmem gerekir ki boya, üretim sektörünün temel taşlarından olan inşaat, mobilya, otomotiv, ağır sanayii ve matbaacılık gibi sektörlerle entegre konumdadır.
Cumhuriyetin ilanından sonra ülkemizde büyük bir sanayileşme hamlesi başlamıştır. Özellikle 1950’li yıllarda bazı sanayi kollarının gelişmesine paralel olarak kimyasal ürünlere olan gereksinim artmıştır. Ekonomik sıkıntıların olduğu bu dönemlerdeki döviz darlığı, kimyasal madde ve boya ithalatını dönem içinde zorlaştırmış ve özel sektör kimyasal maddeler ile beraber boya ürünlerini ülke içinde üretmeye başlamıştır. Türkiye, bugünkü sektörel yapısı ve gücü itibarı ile Avrupa’nın 6’ncı boya üreticisi konumundadır. Sektörün toplam üretim kapasitesi yaklaşık 800 bin ton/yıl olup, kapasite kullanım oranı %65 düzeyindedir. Türk boya sanayisinin bu ölçek içinde dünya pazarlarından aldığı pay ise %2 dolaylarındadır. Türkiye’de boya tüketiminin, kullanım alanlarına göre dağılımı şu şekilde gerçekleşmektedir; İnşaat boya ve vernikleri %55, ahşap mobilya boyaları %15, deniz boyaları %3, otomotiv boyaları %9, metal boya ve vernikler %9, toz boya %7 ve diğer boyalar yaklaşık %2 oranında pay almaktadır [1].
Ülkemiz boya sanayiinde kayıtlı 600’e yakın üretici firma mevcuttur. Ancak sektörde ’’merdiven altı’’ olarak tabir ettiğimiz boya sanayiinin mevcut kurulu kapasitesi, yüksek katma değeri ve istihdam yaratıcı etkisi ile Türk ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır. Sektörde faaliyet gösteren başlıca büyük firmaların dünyadaki büyük üreticiler ile yapmış oldukları ortaklıklar Türkiye’ye bu konuda son dönemde önemli ölçüde teknoloji ve yabancı sermaye girişini de sağlamıştır[1,2]
Boya nedir?
Yazıda Neler Var?
Boya, materyallerin
yüzeyine dekoratiflik ,aydınlatma ve koruyucu özellik sağlamak için kullanılan
sürüldüğünde sert ve ince bir tabaka oluşturan, ana maddeleri organik, metalik
veya plastik esaslı pigment, bağlayıcı ve incelticilerden meydana gelmiş,
renkli bir sıvı bileşimidir.
Tarihci arkadaşlarımdan elde ettiğim bilgilere göre, İndigo adı verilen mavi
renkli boya, ilk insanlar tarafından kullanılmaya başlandı. Mısır’ da 5 bin yıl
önce, indigo mavisi, giysilerin boyanmasında kullanılıyordu. Yine Mısırlılar,
juvve denilen bir bitkinin kökünden kırmızı Doya, çivi otu denilen bir bitkinin
köklerinden, indigodan farklı tonda bir mavi boya, yalancı safran kökünden de,
koyu kırmızı bir boya elde etmeyi başardılar. M.Ö 1000 yıllarında, Fenike
kıyılarında bazı deniz kabuklularının bezlerinden erguvan renginde bir boya
elde ediliyordu. Meksika ve Orta Amerika’da, hanım böceğinin gövdesi
kurutulduktan sonra, tozundan kırmızı boya yapılıyordu. Ege sahillerinde
yaşayanlar da kırmızı böceğinin gebe dişilerinden kırmızı renkte bir boya elde
etmeyi öğrenmişlerdi. Eski insanlar, boya üretmekte usta oldukları kadar,
boyama tekniğinde de hayli ilerleme sağlamışlardı. Örneğin, bir kumaşı
boyamadan önce, boyanın içine renklere kalıcılık sağlayacak bazı maddeler
karıştırmayı biliyorlardı.
Boya ve boyacılık tekniği, 1850′li yıllara kadar büyük bir gelişim gösteremedi. O yıllarda, renklerin kalıcılığında büyük etkisi olan krom tuzlarının bu sanayiye girmesiyle yeni bir çığır açıldı ve hızlı bir gelişme gözlendi.
Boyayı oluşturan hammadeler nelerdir?
1- Bağlayıcılar (Alkid
veya reçine diye de adlandırılır)
2- Pigmentler (Boyar maddeler )
3- Uzatıcılar (Yardımcı pigmentler )
4- Katkı ve dolgu maddeleri (Talk, kalsit, barit vs. )
5- Kimyasal ajanlar ve yardımcılar ( Disperse ediciler, Yüzey düzelticiler,
Kabuk önleyiciler,
Kurumayı sağlayan yardımcılar, Çökme önleyiciler vs. )
6- Solventler ve İncelticiler (Boya imalatı ve uygulama sırasında akışkanlığı
ve uygulamayı
kolaylaştıran genelde petrol türevi sıvılar)
7- Özel amaçlı boyalarda özel amacı sağlayan diğer kimyasallar
Kurumalarına göre;
1- Hava oksidasyonu ile kuruyan boyalar (Kuruyan yağlarla yapılmış sentetik boya sistemleri)
2- Solvent uçması ile kuruyan boyalar (Selülozik boyalar)
3- Kimyasal reaksiyon ile kuruyan boyalar (Çift komponentli boya sistemleri – Akrilik,
Poliüretan, Epoksi, Polyester vs.)
4- Isı ile kuruyan
boyalar (Alkid Melamin sistemler – Fırın kurumalı boyalar, Elektrostatik toz
boyalar) vs olmak üzere çeşitli tiplere ayrılabilirler.
Boya pazarının büyümesinin başlıca etkenlerinden biri de küresel inşaat sanayisinin hızlı gelişimidir. Küresel boya pazarının gelişen yeni trendi yeni çevreye duyarlı boyalar olacaktır.
Boyalar hakkında genel bir bilgi verdikten sonra sıra geldi sektörümüzün istihdam boyutuna.
Boya Sektöründe İstihdam
Boya sanayii kurulu kapasitesi, yüksek katma değer ve istihdam yaratıcı etkisiyle ülke ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır. Tüm boya türlerinde gelişen teknolojiye uyum sağlanması amacıyla yatırımlar yapılması ve çevre ülkelerdeki pazarları izleyerek ihracat imkanları yaratılmaya çalışılması sektörün öncelikli hedefidir. Önümüzdeki dönem içerisinde boya sektörünün profesyonel bir yapı ile uzmanlaşması beklenmektedir. Bu sayede ihtisaslaşma daha belirgin bir duruma gelecek olup, tüm bu gelişmeler eğitim alanında da kendisini hissettirecektir. Özellikle meslek lisesi, meslek yüksek okul ve üniversitelerde bu alanda ciddi atılımlar beklenmektedir[2].
Boya firmalarında kimyagerler olmasa olmazdır. Başta üretim olmak üzere, AR-GE, kalite, pigment üretimi, formülasyon gibi birimlerde görev yapmaktadırlar.
İstihdamı genel olarak özetlersek;
Büyük ölçekli fabrikalar….
15-20 adet……..100-500 kişi
Orta ölçekli fabrikalar…. 100-200 adet……..25-100 kişi
Küçük ölçekli fabrikalar….. 350-450 adet…….. 10-25 kişi[2]
Son olarak, boya
sektörü sürekli yenilikçi olmayı gerektirir. İlerde bu sektöre atılmayı düşünen
arkadaşlarımız olursa rekabet edebilmek ve sektörde tutunabilmek için
teknolojiyi ve yenilikçiliği odak noktalarına koymalılar.
Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere sağlıcakla kalın.
Kaynaklar:
[1]. KİMYA SEKTÖRÜ RAPORU
[2]. 9. Kalkınma Planı,Kimya Sanayii özel İhtisas Komisyonu, Boya Çalışma Grubu
[3]. www.wpcia.org